Bugün tarımın en kritik sorusu şu: Daha az enerjiyle daha çok ürün üretebilir miyiz?
Cevap, evet. Ama bunun yolu, sera tarımında enerji verimliliğini merkeze almaktan geçiyor.
Enerji Olmadan Sera Tarımı Olmaz
Isıtma, soğutma, aydınlatma ve sulama… Modern seraların neredeyse tüm süreçleri enerjiye bağımlı. Enerjiyi doğru yönetemezsek, verimlilikten söz edemeyiz. Peki Türkiye bu konuda ne kadar şanslı? Çok. Çünkü elimizde jeotermal kaynaklar var, güneş enerjisi var, biyokütle var. Yani sera tarımını dünyada öne çıkarabilecek kaynaklar tam da bizim topraklarımızda.
Verimlilik = Kazanç
Enerji verimliliği sağlandığında üretici ne kazanır? Öncelikle maliyetler düşer. Ürün kalitesi artar. İklim değişikliğinin yarattığı riskler azalır. En önemlisi, tüketiciye daha uygun fiyatlı ve daha güvenilir gıda ulaşır. Kısacası, enerji verimliliği sadece çiftçinin değil, hepimizin cebine dokunan bir meseledir.
Türkiye’nin Şansı
Şimdi düşünelim: Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli hayata geçirdiğimizde ne olur?
Konya’dan Antalya’ya, Manisa’dan Afyon’a kadar jeotermal ve güneşle desteklenen modern seralar kurduğumuzu hayal edin. Dört mevsim üretim, düşük maliyet ve yüksek ihracat kapasitesi… Bu tabloyu gerçeğe dönüştürmek bizim elimizde.
Son Söz
Tarımın geleceği yalnızca daha çok ürün üretmekte değil. Asıl mesele, daha az enerjiyle daha çok değer üretmekte. Eğer bunu başarabilirsek, sadece tarımda değil, enerji yönetiminde de dünyaya örnek olabiliriz.